22 Eylül 2008 Pazartesi

HATMI CICEGI - ALCEA OFFICINALIS

HATMİ ÇİÇEĞİ (Alcea Officinalis)

Öksürüyor musunuz? Bir bardak hatmi çayı tam sizin için..


Ebegümecigiller familyasından olan hatmi, içerdiği iyileştirici zamk sayesinde yıllardır bir çok hastalığın tedavisinde kullanılır. Çok uzun zaman önce Çin’den getirilmiş bu bitkiyi eski Mısır ve Suriye halkı sağlık amacıyla yerdi. Adı, Antikçağ filazofları olan Pisagor, Plato ve Virgil’den kalan kitaplarda geçer. Tarihi bu kadar eskilere dayanan hatmiyi Romalılar da yemeklerinde kullanırlardı.

Uzun ömürlü ve dayanıklı bir bitkidir. Yapraklarında bulunan yapışkan sıvı sayesinde kurutulup çay yapılabilir ve iç hastalıklara iyi gelir. Yazın ve sonbaharda rastlamak mümkün. İyileştirici yapışkan sıvı kurutulmuş kökünde de bolca bulunur. Değişik renkte çiçekler vermesinden dolayı süs amaçlı da kullanılır.

Nelere faydası vardır?
- Öksürüğe iyi gelir
- Uyku problemini giderir
- Balgam söktürür
- Vücuda rahatlık verir
- Nezleyi geçirir
- Üst solunum yolları, diş ve barsak iltihaplarında etkilidir
- İdrar söktürür
- Mideye iyi gelir

Nasıl kullanılır?
-Çayı yapılır: 1 litre kaynamış su içine atılan bir kaç kurutulmuş hatmi yaprağı bekletilir ve süzülerek içilir.
- Sofrada: Kurutulmuş yapraklar çorbaların üzerine serpilir. Ayrıca kümes hayvanları içi doldurulup pişirilirken hatmi yapraklarıyla tatlandırılır.
- Kompres yapılır: Yaprakları suda kaynatıldıktan sonra iyice ezilir. Göz kompresi yapılır.
- Güzellik için: Kaynatılan yaprak ve kökünden çıkan sıvı, ya da soğuk suya bastırılmış kökünden elde edilen sıvı, cilt üzerine uygulandığında nemlendirir ve güneş yanıklarına iyi gelir. Ayrıca yağsız saçlar bu sıvıyla canlandırılır.
Arzu Dedeoğlu

Uzm. Dyt. Bengül Akgün

kaynak.
http://saglik.turk.net/Diyet/diyet_guncel.asp?TID=42&pg=1

18 Eylül 2008 Perşembe

NAIMA (MUSTAFA NAIMA)

Mustafa Naimâ, kısaca Naimâ

(1655,Halep - 1716, Mora), meşhur Türk tarihçisi ve vakanüvisidir.
Genç yaşta İstanbul'a gelerek 1682'de Sarayı Atik baltacılar ocağına girdi. Divan-ı Hümayun katibi oldu. Bu sırada tarih incelemeleri yaptı. 1700 tarihinde, Amcazade Hüseyin Paşa'nın kendisine verdiği, Sarihülmenarzade Ahmet Efendi'nin tarih müsvettelerine dayanarak, 1704 yılında vakanüvis olarak kitabını yazmaya başladı. Edirne vakasından sonra Damat Hasan Paşa ve Damat Ali Paşa'ya yakınlaştı. 1716 yılında, Mora'da defter eminliği yaptığı sırada vefat etti.
"Doğu ve Batının haberlerinin özeti hakkında Hüseyn'in Bahçesi" adlı eserini 1574'te başlatıp, 1651'e kadar getiren Naima, olayların iç yüzünü aydınlatan, genellikle sade fakat nükteli ve değerli ayrıntıları kapsayan bu eseriyle, tarih ve aynı zamanda devrin sosyal hayatını tasvir etmişti. Naima, Osmanlı tarihinin 1591’den 1659’a kadar cereyan eden kısmını içeren çok önemli bir eser bırakmıştır.
Nâimâ, ilk resmî vak'anüvis ve Osmanlı tarihçileri arasında en ünlü kişidir. Dîvan Mektupçuluğu, Başmuhasebecilik vesaire yaptı. Nâimâ memurluk hayatında bazen yükselip bolluğa kavuştu, bazen atılıp sıkıntı çekti. Bir aralık Alanya ve Bursa'ya da sürüldü. Çorlu'lu Ali Paşa onu Mora seferine beraber götürdü. Nâimâ, 1715 yılında Patras'da muhasebeci iken 63 yaşında öldü ve bu kasabada bulunan bir caminin bahçesine gömüldü.
Osmanlı tarihçileri, genellikle saray dahilinde cereyan eden olaylara pek nüfuz imkânını bulamadıkları ve kulaktan kulağa bir şeyler duysalar bile, hayatlarından korktukları için, olayları aktarmada yüzeysel kalmışlardır. Oysa, Nâimâ cesaretle davranmış, hatta III. Ahmet'in, tahta geçer geçmez 19 erkek kardeşini nasıl idam ettirdiğini bile açık açık anlatmıştır:
"Padişah-ı Cihanpenah'ın biraderi olan on dokuz nefer şehzade-i bî-günah, nizam-ı alem için, kemend-i cânistan ile şüheda zirvesine ilhak edilirlerken, yetişkin olmayanların, annelerinin kucağından alınıp canlarına kıyılmasını harem-i hümayun vaveyla ve göz yaşlarına gark olarak seyreylemiştir..."
Nâimâ, tarih yazışına yepyeni bir stil getirmiştir. Onun renkli ve çekici bir üslûbu vardı. Olayları, bunları doğuran sosyal çevre ile beraber görüp anlattı. Halkın ve memleketin bu devirdeki hayatı Nâimâ'nın eserinde canlandı. Padişah ve vezirlerin eksik yönlerini, hatalarını güçlü bir ifade tarzıyla yazdı ve eleştirdi.
Nâimâ, tarih olaylarının ve bunları meydana getiren şahısların iç dünyalarına da sızarak yepyeni bir tarih edebiyatı ve sanatı ortaya koydu. Bu eser tarih edebiyatımızın en değerli eserlerinden biridir.
Nâimâ'nın bu düzenli eserini ilk kez İbrahim Müteferrika iki cilt olarak bastı. Daha sonra eser altı cilt olarak yeniden yayınlandı. Nâimâ Tarihi, Osmanlı tarihleri içinde önde gelen tarih kitaplarından biridir.

kaynak.1. biyografi.net 2. vikipedia.org

12 Eylül 2008 Cuma

TURKIYE POSTALARI


TÜRKİYE POSTA TARİHİ GELİŞİMİ
TÜRKİYE POSTALARI

1840 Posta Nezareti'nin kurulması
1855 Telgraf Müdürlüğü'nün kurulması
1871 Posta Nazırlığı ile Telgraf Müdürlüğü'nün birleştirilmesi
1901 Havale (para transferi) işlemlerinin başlaması
1909 Telefon hizmetleri ile kurumun PTT Nezaretine dönüştürülmesi
1939 PTT Genel Müdürlüğü olarak Ulaştırma Bakanlığı'na bağlanması
1984 Kamu İktisadi Kuruluşu statüsüne geçirilmesi
1995 PTT'nin T.C. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü ve Türk Telekomünikasyon A.Ş. olarak yeniden yapılandırılması Havale ve Posta Çeki İşlemlerinde Otomasyona Geçilmesi
1999 Tahsilat İşlemlerinde Garanti Bankası (Körfezbank) ile işbirliğine gidilmesi
2000 T.C. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü'nün T.C. Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tüzel kişilik ismi ile değiştirilmesi
2004 PTTBank isminin tescili

İlk Posta Teşkilatı Tanzimat Fermanı ile yaşanan gelişmelerin sonucu olarak Osmanlı Devletinin tüm halkının ve yabancıların posta ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla Nezaret olarak 23 Ekim 1840 tarihinde kurulmuştur.

İlk Postahane ise İstanbul'da Yeni Camii avlusunda Postahane-i Amire adı ile açılmış İlk memurlar Süleyman Ağa, tahsildar Sofyalı Ağyazar Türkçe dışında yazılmış gönderilerin adreslerini tercüme etmek üzere mütercim olarak atanmışlardır.

1843 yılında telgrafın icadını müteakip 11 yıl sonra ülkemizde de telgraf hizmeti başlamış, bu hizmeti disipline etmek üzere 1855 yılında ayrı bir Telgraf Müdürlüğü kurulmuştur.

1871 yılında ise Posta Nazırlığı ile Telgraf Müdürlüğü birleştirilerek Posta ve Telgraf Nezaretine dönüştürülmüştür.

1876 yılında milletlerarası posta nakli şebekesi kurulmuş, 1901 yılında ise koli ve havale işleminin kabulüne başlanmıştır.

23 Mayıs 1909 tarihinde ilk manuel telefon santralının İstanbul'da hizmete verilmesinden sonra Posta ve Telgraf Nezareti, 1909 yılında Posta, Telgraf ve Telefon Nezareti haline dönüştürülmüş, 1913 yılında da Posta, Telgraf ve Telefon Umum Müdürlüğü adını almıştır.

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında İçişleri Bakanlığına bağlı olarak görev yapan PTT Genel Müdürlüğü 1933 yılında katma bütçeli bir idare olarak Bayındırlık Bakanlığına, 1939'da ise Ulaştırma Bakanlığına bağlanarak hizmetine devam etmektedir.

1954 Yılında Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) olan PTT Genel Müdürlüğü, 1984 yılında Kamu İktisadi .Devlet ,Teşebbüslerinin yeniden düzenlenmesi ile ilgili olarak çıkarılan 233 sayılı KHK ile Kamu İktisadi Kuruluşu (KİK) statüsüne geçirilmiştir.

18.06.1994 tarih ve 4000 sayılı Kanun ile PTT İşletmesi Genel Müdürlüğünün, T.C. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü ve Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi şeklinde yeniden yapılanması öngörülmüş olup, 24.04.1995 tarihinden itibaren T.C. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü müstakilen çalışmaya başlamıştır.

29.01.2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4502 sayılı kanunun 24. maddesi ile "T.C. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü" olan Kuruluşumuzun adı "T.C. Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü" (PTT) olarak değiştirilmiştir.

kaynak. www.ptt.gov.tr

10 Eylül 2008 Çarşamba

AHMED VEFIK PASA

Ahmet Vefik Paşa(d.03 Temmuz 1823, İstanbul– ö. 02 Nisan 1891, İstanbul).

Osmanlı devlet adamı, diplomatı ve oyun yazarı. Türkçülük hareketinin öncülerinden. İki defa Maarif Nazırlığı (Eğitim Bakanı) yaptı, 04 Şubat 1978 - 18 Nisan 1878 ve 01 Aralık 1882 - 03 Aralık 1882 tarihleri arasında iki defa Başvekillik (Sadrazamlık, Başbakanlık) görevine getirildi.

Hariciye Nezareti memurlarından Ruhittin Efendi’nin oğludur. 1831 yılında İstanbul’da başladığı eğitimini, babasının görevi nedeniyle gittiği Paris’te Saint Louis Lisesi’nde tamamladı. Paris’te bulunduğu süre içinde Fransızca’yı anadili gibi öğrendi ve 1837’de yurda döndüğünde tercüme odasında çalıştı. 1840’da elçilik katibi göreviyle Londra’ya gitti ve İngilizce öğrendi.

Sırbistan, İzmir, Eflak ve Boğdan’da görev yaptıktan sonra 1842'de İstanbul’a döndüğünde başmütercim olarak tercüme odasında görev aldı ve Devlet Salnamesi (Yıllığı) hazırlanmasında görevlendirildi. İlerleyen yıllarda çeşitli görevlerde bulunduktan sonra Tharan’a elçi olarak atanarak Fars dilini ve İran tarihinin kökenlerini öğrendi. Elçilik binalarına bayrak asma adetini getiren, Tahran’da elçi iken elçilik binasını Osmanlı Devleti toprağı olarak ilan edip bayrak çektiren Ahmet Vefik Paşa olmuştur.

1857’de kısa bir süre için Adalet Bakanlığı görevine getirildi. 1860’ta Paris büyükelçisi, 1861’de Bursa’da Evkaf Nazırı oldu. Halkın şikayetleri üzerine Bursa’daki görevinden alınarak yıllarca resmi bir görev verilmedi, bu süre içinde Türk tarih ve edebiyatına yeni eserler ve tercümeler kazandırdı. 1872’de birinci defa olarak Maarif Nazırı oldu ama 1873’de görevden alındı. Kısa bir süre Edirne Valiliği yaptı. 1878’de tekrar Maarif Nazırı, daha sonra da Başvekil oldu ama görevden alındı. 1879-1882 yılları arasında Bursa valisi olarak görev yaptı, tekrar başvekil atandı ama 3 gün sonra görevden alındı. Ölümüne kadar Rumelihisarı’ndaki evinde ilmi ve edebi çalışmalar yaptı. 02 Nisan 1891’de İstanbul’da ölmüştür, mezarı Rumelihisarı mezarlığındadır.

İlk Türkçe sözlüklerden biri olan Lehçe-i Osmani'yi hazırlayan, Türk tarihinin Osmanlı ile başlamadığını gündeme getiren ve savunan Ahmet Vefik Paşa, bazılarına göre Osmanlı Türkleri’nin ilk Türkçüsüdür. Fezleke-i tarih-i Osmani(Kısa Osmanlı Tarihi) ve Hikmet-i Tarih (Tarih Felsefesi) adlı tarih eserleri vardır. Şecere-i Türki isimli eseri Çağatay Türkçesi'nden Osmanlı Türkçesi'ne çevirmiştir.

Bursa valiliği sırasında bugün kendi adıyla anılan bir tiyatro yaptırdı. Moliere’in 16 eserini uyarladı, Viktor Hugo ve Voltaire’in eserlerini tercüme etti. Ahmet Vefik Paşa, tiyatroda, Tomas Fasulyacıyan Kumpanyasına kendi tercüme ve adaptasyonlarını oynattırır, her gün provalara gider, bir rejisör gibi oyunla ilgilenir ve memurları oyunu izlemeye mecbur tutardı. Bu tür hareketleri yüzünden tuhaf bir adam olarak tanındı.

9 Eylül 2008 Salı

DR. BESIM OMER AKALIN

Prof. Dr. Besim Ömer Akalın

(d. 01 Temmuz 1862, İstanbuL – ö. 19 Mart 1940), Türk bilim adamı, sivil toplum örgütçüsü ve milletvekili.

Babası Nardalı Ömer Şevki Paşa Osmanlı Meclis-i Mebusan'da görevliydi, annesi Afife Hanım ise Yaşar Paşa'nın kızıydı. Ailenin Macide adlı bir kızları ve Azmi, Agah ve Kemal Ömer adlı üç erkek çocukları vardı.

İlk öğrenimini Priştine'de yaptı. Ortaöğrenimine Kosova Mülkî Rüştiyesinde başladı, Kuleli Askerî Tıbbiye İdâdisinde tamamladı. Yüksek öğrenimini Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne'de askerî öğrenci olarak ve her sınıfta birinci olarak 1885'te bitirdi. Uzmanlık eğitimini Paris'te Chartie Hastanesinde Prof.Dr. Budin ve Prof.Dr. Pinard'ın yanında asistan olarak çalışarak 1891 yılında tamamladı.

Görevleri

  • 1888 Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne'de Fenni Kıbâle muallimi (Tıp fakültesinde bilimsel doğum profesörü)
  • 1895 ek görev olarak Ebeler Okulunda ebeler muallimi
  • 1898 ek görev olarak Seririyat-ı Viladiye muallimi (Doğum kliniği)
  • 1910 Tıp Fakültesi Reisi (Dekan)
  • 1912 Sıhhat Umum Müdürü
  • 1914 Tıp Fakültesi Reisi
  • 1915 Darülfünun Emini (Üniversite Rektörü-İlk rektör)
  • 1935 V. Dönem Bilecik Milletvekili

Başarıları

Kitapları ve verdiği eğitimler ile modern ebeliğinkurumsallaşmasında büyük rol oynamıştır. Ebelere verdiği önem nedeni ile bir dönem "ebelerin ebesi" adı ile anıldı. Tıp Fakültesinde verdiği dersler ile binlerce doktorun yetişmesinde katkısı oldu. Sürekli yayınladığı "Nevsâl- i Âfiyet" yıllıkları ile tıbbi yayıncılığı başlatmış oldu. Toplum sağlığı ve koruyucu hekimlik kavramlarına önem veren ilk bilim adamıdır.Veremle Mücadele Cemiyeti, Türk Tıp Tarihi Kurumu, Himaye-i Etfâl (Çocuk Esirgeme Kurumu), Süt Damlası, Türk Hastabakıcılar Cemiyeti, Hilal-i Ahmer (Kızılay) kadınlar kolu gibi pek çok sivil toplum kuruluşunun ya kurucularındandı yada ilk Genel Başkanları olmuştu.[1] 400'den fazla bilimsel makalesi yayınlandı, 70'ten fazla kitap yazdı, çeşitli gazete ve dergilerde sürekli yazıları çıktı.

Eserleri

  1. Sıhatnuma-i İzdivaç (1891)
  2. Sıhhatnuma-i Tenasül (1891)
  3. Sıhhatnuma-i Etfal (1885)
  4. Sıhhatnuma-i Aile (1886)
  5. Sıhhatnuma-i Nevzat yahut Beşik-Kundak-Emzik (1894)
  6. Tabib-i Etfal (Fransızcadan tercüme) (1896)
  7. Tenasül (1889)
  8. Ukm-ı İnanet (1888)
  9. Zayıf ve Vakitsiz Doğan çocuklara Takayyüd (1886)
  10. İpnotizma-Manyetizma (1889)
  11. Mukeyyifat ve Müskirattan Tütün (1886)
  12. Müskirat (1887)
  13. Afyon ve Esrar (1887)
  14. Deniz Banyoları (1890)
  15. Şişmanlık ve Zayıflık (1885)
  16. Gözlerin Hıfz-ı Sıhhati (1886)
  17. Dişlerin Hıfz-ı Sıhhati (1883)
  18. Su (1883)
  19. Kendini Bil (1894)
  20. Midenin Hıfz-ı Sıhhati (1892)
  21. Çocuklara Aş (1898)
  22. İdadiler için Hıfz-ı Sıhhat (1914)
  23. Veba (1886)
  24. Yalova Kaplıcası (1901)
  25. Fransa Mont Dore Kaplıcası (1928)
  26. Irzahane (1903)
  27. Doğururken ve Doğurduktan sonra (1904)
  28. Küçük Çocuklara Vefeyat Kesreti (1906)
  29. Çocuk Sıhhati Serisi (6 kitap)
  30. Nevsal-i Afiyet Birinci Sene (1899)
  31. Nevsal-i Afiyet Salname-i Tıbbi (1900)
  32. Nevsal-i Afiyet Salname-i Tıbbi (1904)
  33. Nevsal-i Afiyet Salname-i Tıbbi (1906)
  34. Emraz-ı Nisa (1898)
  35. Hastabakıcılık Dersleri (1915)
  36. Ebelik Dersleri (1928)
  37. İlk İmdad ve Muavenet (1918)
  38. Yüz yıl Yaşamak (1927)
  39. Fen ve İzdivaç (1924)
  40. Güç Doğum (1933)
  41. Kısırlık (1931)
  42. Doğum Tarihi (1932)
  43. Üzüm ve Üzümle Tedavi (1933)
  44. Gençliği koruma Çok yaşama (1934)
wikipedia
kaynakça:
1-
Hanımefendilere Hilâl-i Ahmer'e dair konferans,Hazırlayan:İsmail Hacıfettahoğlu,2007,Türkiye Kızılay Derneği Yayınları

5 Eylül 2008 Cuma

PERSANES - PERSIAN - PERS

postes persanes - 5 ch

postes persanes - 3 ch

postes persanes - 3 kr

postes persanes - 2 kr

postes persanes - 26 ch

postes persanes - 20 kr

postes persanes - 13 ch

postes persanes - 12 ch

postes persanes - 6 ch - 1914

postes persanes - 5 ch - 1914

postes persanes - 2 ch - 1914

postes persanes - 1 ch - 1914

postes persanes - 24 ch - 1914

postes persanes - 12 ch - 1914

postes persanes - 10 ch - 1914

postes persanes - 9 ch - 1914

pers pulları - persanes stamps

4 Eylül 2008 Perşembe

OMER SEYFETTIN


Ömer Seyfettin (1884-1920)

Türk yazar, asker ve öğretmen. Türk öykücülüğünün kurucu ismidir. Ayrıca edebiyatta Milliyetçi akımın kurucularındandır, Türkçede sadeleşmenin savunucusudur. Kısa ömrüne çok sayıda eser sığdırmıştır. En tanınan eseri "Kaşağı" isimli öyküsüdür.

1884 yılında Gönen'de (Balıkesir) doğdu. Yüzbaşı Ömer Şevki Bey'le, Fatma Hanım'ın ikisi küçük yaşlarda ölen dört çocuğundan birisidir. Öğrenimine Gönen'de bir mahalle mektebinde başladı. Ömer Şevki Bey'in görevinin nakli dolayısıyla Gönen'den ayrılan aile İnebolu ve Ayancık'tan sonra İstanbul'a geldi.

Ömer Seyfettin, önce Mekteb-i Osmanî'ye, 1893 ders yılı başında da Askerî Baytar Rüştiyesi'ne kaydedildi. Bu okulu 1896'da tamamlayarak Edirne Askerî İdadîsi'ne devam etti. 1900'de İdadî'yi bitirerek İstanbul'a döndü. Burada Mekteb-i Harbiye-i Şahâne'ye başladı. 1903 yılında Makedonya'da çıkan karışıklık üzerine "Sınıf-ı müstacele" denilen bir hakla imtihansız mezun oldu.

Ömer Seyfettin, mezuniyetten sonra piyade asteğmeni rütbesiyle, merkezi Selanik'te bulunan Üçüncü Ordu'nun İzmir Redif Tümeni'ne bağlı Kuşadası Redif Taburu'na tayin edildi. 1906'da İzmir Jandarma Okulu'na öğretmen olarak atandı. Bu, Ömer Seyfettin için önemlidir; zira bu vesileyle İzmir'deki fikrî ve edebî faaliyetleri takip edecek ve bunlar içerisinde yer alan gençlerle tanışacaktır. Nitekim batı kültürünü tanıyan Baha Tevfik'ten Fransızca bilgisini artırmak için teşvik gördü; Necip Türkçü'den ise sade Türkçe ve millî bir dille yapılan millî edebiyat konusunda önemli fikirler aldı.

Ömer Seyfettin Ocak 1909'da Selanik Üçüncü Ordu'da görevlendiridi. Selanik'te çıkmakta olan Hüsün ve Şiir dergisinin ismi Akil Koyuncu'nun istek ve ısrarı üzerine Genç Kalemler'e çevrildikten sonra 11 Nisan 1911'de Ömer Seyfettin'in Yeni Lisan isimli ilk başyazısı imzasız olarak yayımlandı.

Genç Kalemler yazı heyetini oluşturanlar Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine dağılmak zorunda kaldı. Ömer Seyfettin yeniden orduya çağrıldı, Yanya Kuşatması'nda esir düştü. Nafliyon'da geçen 1 yıllık esareti sırasında sürekli okumuştu. "Mehdi", "Hürriyet Bayrakları" gibi hikâyelerini bu dönemde yazdı. Hikâyeleri Türk Yurdu'nda yayımlandı. Esareti süresince gerek okuyarak, gerekse yaşayarak yazarlık hayatı için önemli olacak tecrübeler kazandı.

Ömer Seyfettin 1913'te esareti bitince İstanbul'a döndü. 23 Ocak 1913'te Enver Paşa'nın organize ettiği Babıali Baskını'na katıldı. Daha sonra askerlikten ayrıldı, yazarlık ve öğretmenlikle hayatını kazanmaya başladı. Türk Sözü dergisinin başyazarlığına getirildi ve burada Türkçü düşüncenin sözcülüğünü yapan yazılar yazdı. 1914 yılında Kabataş Sultanisi'nde öğretmenlik görevine başladı ve bu görevini ölümüne kadar sürdürdü.

1915'te İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenlerinden Doktor Besim Ethem Bey'in kızı Calibe Hanım'la evlenmiştir. Bu evlilik Güner isimli bir kız çocuğuna rağmen bozulunca tekrar yalnızlığına döndü.

1917'den ölüm tarihi olan 6 Mart 1920'ye kadar geçen zaman birçok acı ve sıkıntıya rağmen verimli bir hikâyecilik dönemini içine alır. Bu dönemde 10 kitap dolduran 125 hikaye yazdı. Hikâye ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerle Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayımlandı. Bir yandan öğretmenlik yapmayı sürdürdü.

Hastalığı 25 Şubat 1920'de artınca yazar 4 Mart'ta hastahaneye kaldırıldı. 6 Mart 1920'de hayata gözlerini yumdu. Önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığı'na defnedilir. Daha sonra mezarı buradan yol geçeceği veya tramvay garajı yapılacağı gerekçesiyle 23 Ağustos 1939'da Zincirlikuyu Asri Mezarlığı'na nakledildi.

En yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan, en kuvvetli hikayelerinİ içeren Ömer Seyfettin ve Hayatı adlı bir kitap yazdı ve bu kitap 1935 yılında yayımlandı. Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basılmıştır ve bu hikayeler günümüzde de sevilerek okunmaktadır.

kaynak: wikipedia

2 Eylül 2008 Salı

PULCULUK - FILATELI KULUBU KURALIM


HAYDİ ÖĞRENCİLER, ÖĞRETMENLER, VELİLER PULCULUK KULÜBÜ KURALIM!

"Pulculuk" artık resmi olarak okullarda var.
Bu yıl başında gerekli yasal düzenlemeler yapıldı. Fakat asıl şimdi yapılması gereken çok sey var.
Pulculuk kulübü'nün okullarda yaygınlaşması öğrenci-veli-öğretmenlerin ve okul yönetiminin desteği ile olabilecektir. Şimdi bu konuda destek verme ve çocuklarımızı tekrar filateli konusunda eğitmeye başlama onları teşvik etme ve destek olma zamanı.
Pekçok zararlı alışkanlığın çocuklarımızı çepeçevre kuşattığı günümüzde, onlar için hem eğlenceli hem de araştırmaya sevk eden bu arada bilgilenmelerine destek olan pul biriktirme konusunda tabii ki bizlerin ve eğitmenlerinin desteklerine ihtiyaçları var.
Şimdi pul severler olarak pulculuğun değerini bilen tüm eğitimcilere sesleniyoruz "Haydi hep beraber okullarımızda pulculuk külübü kuralım. "

Resmi Gazete'nin 02 Mart 2008 Pazar tarih ve 26804 no'lu sayısında yayınlanan; "MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI İLKÖĞRETİM VE ORTAÖĞRETİM KURUMLARI SOSYAL ETKİNLİKLER YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK"in 7. maddesi ile okullarda kurulabilecek öğrenci kulüpleri listesi yeniden düzenlendi Öğrenci kulüpleri çizelgesine "Pulculuk Kulübü" de eklendi. Pulculukla ilgilenenlerin sayısının her geçen gün azaldığı günümüzde, yeni neslin tekrar konuyla ilgilenmesine destek olacağına inanıyorum.
Pulculuk konusunda gereken önemin verilmesini sağlayan ve bu listeye dahil edilmesine katkıda bulunan, emeği geçen herkese bir pul koleksiyoncusu olarak teşekkür ederim.

27 Ağustos 2008 Çarşamba

SRI LANKA - SRI LANKA

tragulus meminna - mouse deer

galloperdix bicalcarata - ceylon spurfowl

sri lanka - 0,50

kandyan krown '1737-1815'

sri lanka pulları - sri lanka stamps

25 Ağustos 2008 Pazartesi

20 Ağustos 2008 Çarşamba

YAMANIYYAH - YEMEN

dinosaurus - quaiti state in hadhramaut - 10 fils

yemen pulları / republic of yemen stamps

18 Ağustos 2008 Pazartesi

SVERIGE - SWEDEN - ISVEC

union post. univ. '1874-1949' - sverige

union post. univ. '1874-1949' - sverige

isveç pulları - sverige/sweden stamps